Hâlâ Yaşıyorum

Sanat, bireyin ve toplumun varoluş mücadelesine tanıklık eden en güçlü anlatım biçimlerinden biridir. Hâlâ Hayattayım başlıklı bu sergi, Filistinli sanatçıların direniş, hafıza ve kimlik üzerinden şekillenen sanatsal ifadelerini bir araya getiriyor. Alaa Albaba, Bashar Alhroub, Fuad Alyamani, Hosni Radwan, Issam Al-Haj Ibrahim, Khaled Hourani, Mohamed Khalil, Bashir Makhoul, Maisara Baroud, Saher Nassar, Wadei Khaled, Jack Persekian, Ahed Izhiman, Yazan Abu Salameh, Nabil Anani ve Sliman Mansour’un eserleri, Filistin’in kolektif hafızasını, kayıplarını, direnişini ve umudunu yansıtıyor.

Serginin ismi, Maisara Baroud’un Hâlâ Hayattayım adlı serisinden ilhamla seçilmiştir. Sanatçının "Gözlerimle gördüğümü çiziyorum ve bunu sanatsal vizyonumla yorumluyorum. Yıkılmış bir şehri, savaş uçakları ve askerî araçlarla çevrili kalabalıkları, çadırda yaşayan yerinden edilmiş insanların acılarını tasvir ediyorum. Bu çizimler, hâlâ hayatta olduğumu dünyaya duyurmanın tek yolu.” sözleri Gazze’de yaşanan dramın bir sanatçı üzerindeki etkisini gösteriyor. Bu ifade, yalnızca bir hayatta kalma çığlığı değil, aynı zamanda sanatsal varoluşun bir direniş biçimi olduğunu vurguluyor. 

Sergide yer alan eserler tarih, direniş ve umut gibi kavramlar etrafında şekillenirken, her biri Filistinli sanatçıların yaşam deneyimlerini ve sanatsal perspektiflerini yansıtıyor. Sliman Mansour’un “I Will Survive” adlı çalışması, Filistin halkının varoluş mücadelesine gönderme yaparken, Khaled Hourani’nin “Watermelon Flag” adlı eseri, yasaklı sembollerin direnişin bir aracı olarak nasıl yeniden doğduğunu gözler önüne seriyor.

Sanatçılar, bazen geleneksel imgeler ve semboller, bazen de soyut ve çağdaş sanatsal yaklaşımlar kullanarak, Filistin’in tarihi ve bugünü arasında köprü kuruyor. Ahed Izhiman ve Jack Persekian’ın fotoğraf çalışmaları, kentsel dönüşüm, sınırların varlığı ve mekânsal hafızayı sorgularken; Saher Nassar’ın “Abluka” adlı eseri, ablukaların bireysel ve toplumsal etkilerini gözler önüne seriyor.

“Hâlâ Hayattayım", sanatın yalnızca bir ifade biçimi olmadığını, aynı zamanda bir tanıklık ve direniş aracı olduğunu gösteren bir sergidir. Filistinli sanatçılar, kişisel ve kolektif hafızalarını sanatın evrensel diliyle aktarırken, bu sergi sanatın sınırları aşan ve tarih boyunca varlığını sürdüren bir mücadele alanı olduğunu hatırlatıyor.

Bu sergi, izleyiciyi Filistin sanatının çok katmanlı dünyasına dalmaya ve sanatçılar aracılığıyla yeni bakış açıları keşfetmeye davet ediyor. Her eser, geçmişin ve bugünün izlerini taşırken, geleceğe dair umutları ve sanatsal direnişi de içinde barındırıyor.

5-13 Nisan 10.00-22.00
  • Ücretsiz Etkinlik
İletişim ve Adres Bilgileri